Hafta içi karar alıp pedal çevireceğim rotayı belirlediğimde genellikle heyecandan uyuyamıyorum. Yol üzerinde bir mola verip çay ya da kahve yudumladığımız yerlerde yeni tanışacağım insanlarla sohbet etmek ve öğreneceğim deyimler beni heyecanlandırıyor. Ayrıca arkadaşlarımla gülüp eski anıları yad etmek de bu yolculukları daha özel kılıyor.
O sabah geldi ve 05:30'da yola çıktık. Güvenlik şeridinde pedal çevirirken yol kenarına atılmış bebek bezleri ve 2.5 litrelik boş gazlı içecek şişelerine rastladık. Ne yazık ki her biri sarıdan turuncuya doğru değişen idrar dolu bu şişeler hoş olmayan bir manzara oluşturuyordu. Ancak biz pedallamaya devam ettik.
Genellikle mola verdiğimiz lokantada Ayhan'la sık sık yaptığımız 'Olmazsa paça içelim' esprisine gülerek paça çorbamızı içtik. Ardından çaylarımızı yudumladıktan sonra tekrar pedallamaya başladık. Sabah erken yola çıkmanın verdiği huzur ve yolların keyifli olması yolculuğumuzu daha da güzelleştiriyordu.
Pedal çevirmeye başladığımda zihnim tamamen boşalıyor hiçbir şey düşünmüyorum. Aklımda sadece yöresel tatlar ve keşfedeceğim lezzetler oluyor. :) Yolculuğun verdiği özgürlük hissi ve yeni yerlerin sunduğu bu deneyimler bana tarifsiz bir mutluluk veriyor.
Lalebeli yokuşunu tırmanırken sağ dizimin dış kısmında hafif bir ağrı hissettim. Bu ağrı genellikle dizimi zorladığımda ortaya çıkar ve bisiklet süren birçok arkadaşımın da yaşadığı yaygın bir sorundur diye düşünüyorum. Genelde yanımda taşıdığım krem ve dizliği kullanarak hemen müdahale ettim ve yolculuğa kaldığım yerden devam ettim.
Pedal çevirerek ulaştığım bir il veya ilçenin girişinde mavi zemin üzerinde büyük puntolarla yazılmış nüfus ve rakım bilgilerini içeren tabelayı ağır çekimde görmek beni mutlu ediyor. O tabelayı görmek yeni bir yeri keşfetmenin heyecanını ve uzun bir yolculuğun ardından başarmanın verdiği mutluluğu hissettiriyor. Büyük harflerle yazılmış şehir ismi, altındaki nüfus sayısı veya rakım bilgisiyle adeta yeni insanlarla tanışmanın habercisi oluyor. Bu tabelayı geçerken bilmediğim sokakları keşfetmeyi tanışacağım insanlarla yapacağım sohbetleri ve karşılaşacağım doğal güzellikleri düşünmek bana tarifsiz bir keyif veriyor.
Gemerek'e ulaştığımızda veteriner hekim İhsan'ın misafiri olduk ve o gün yediğimiz yemeklerin lezzetini hâlâ damağımda hissediyorum. İhsan'ın hazırladığı masada taze pişmiş ekmeğe baharatlarla tatlandırılmış et yemeklerine kadar her şey mükemmeldi. İhsan'ın misafirperverliği ve hoş sohbetiyle birleşen bu lezzetli yemekler yolculuğumun unutulmaz anılarından biri oldu.
Bu arada maalesef dizimdeki ağrı yavaş yavaş artmaya başladı. Ağrıyı hafifletmek için soğuk tamponlar uygulayıp bacağımı dinlendirdim ancak ağrı dinmek yerine giderek artmaya devam etti. Dinleniyorum ama bir türlü fayda etmiyor. Bu arada saat sanki bana inat akrep ve yelkovan hızla birbirini kovalıyordu. O gün Ayhan'la gidiş-dönüş pedal çevirme kararı almıştık ve bu turu pedal çevirerek bitirmekte kararlıydık. Ancak biz plan yaparken hayatın her zaman planladığımız gibi gitmediğini bir kez daha anladım. Bir an önce iyileşip tekrar yola çıkabilmek için içimde büyük bir coşku vardı.
Yol arkadaşım 'Ben seni çekerim,' dedi. Gidona iki ucu kancalı lastiklerden iki tane doladık ve diğer ucunu da Ayhan'ın bisikletine bağladık. Ayhan beni bir süre çekti fakat onu da yormak istemedim. Sürekli durarak 'Ayhan dinlen biraz,' ya da 'Ayhan kusura bakma' diye ağrının etkisiyle mırıldandım durdum. Yine bir dinlenme sonrası devam edelim kararı aldık ve o sıra ilginç bir refleksle frene bastım ve birden asfalta göğsümün üzerine yapıştım. Kalktığımda 'İyiyim iyiyim merak etme' dedim Ayhan'a ama o anda dizimdeki ağrının geçtiğini fark ettim.
Hava yavaş yavaş kararmaya başladığında bisikletlerimizdeki aydınlatmaları açarak biraz daha yola devam ettik. Büyük araçlar yanımızdan geçerken çıkan gürültü onların bizi görüp görmediğini endişesi içimi sıkıyordu. Bu yüzden, arkadaşım Arif'i aradım ve başıma gelenleri anlatarak bizi arabasıyla almasını rica ettim. Arif’in yardımını istemek zorunda kalmak günün getirdiği zorlukları daha da ağırlaştırmıştı ama bu zor durumda onun desteği bize büyük bir rahatlık sundu.
Yol kenarında beklemeye başladık. Çevredeki tarlalardan traktörleriyle dönen insanların selamları ve köy içinden gelen köpek, koyun ve inek sesleri arasında Arif’i bekledik. O an bacağımın ağrısına rağmen gülsem mi yoksa ağlasam mı diye karışık duygular yaşadım.
Bu atmosfer içinde acıyı ve hayal kırıklığını bir arada yaşamak duygusal olarak karmaşık bir anı olarak hafızama kazındı. Bu karmaşık duyguları ve anıyı, hafızamda bir iz bırakacak şekilde sizlerle paylaşmış oldum.